All Writings
Temmuz 27, 2010

Filistinlerin Nihai Seçeneği

İsrail-Filistin müzakerelerini görüşmek amacıyla 29 Haziran'da Kahire'de toplanacak olan Arap Dışişleri bakanları, İsrail-Filistin arasında yapılacak doğrudan görüşmeleri teşvik etmenin yalnızca İsrail'e yapılacak bir iyilik olmadığını göz önünde bulundurmalılar. Bunun aksine, doğrudan görüşmeler, Netanyahu hükümetini, iki devlet paradigması için öncül sırada olan, sınır sorunları gibi temel konuları görüşmeye mecbur bırakacak. Arap Ülkeleri, aracılı görüşmelerde yol kat etmeyi beklemek yerine, görüşmeleri sınır müzakerelerine ilintilendirmeliler. Özellikle ABD, Arap devletleri, İsrail ve Filistinliler, müzakerelerin şu anki dinamiklerini değiştirmek için ellerinden gelen çabayı ortaya koymalılar. Bu bağlamda, başarısızlığı mahal vermemek ve kaçınılmaz olan bir Filistin Devletinin kurulması için, atılması gereken somut adımlar mevut.

ABD, bölgede liderliğini ve saygınlığını arttırarak tarafları doğrudan müzakere etmeleri için Masaya oturtmalı. Bunu başarabilmek için ABD, tarafların halklarını harekete geçirmeli, barış gerçekleşmesi lehlerine fayda sağlayacak özellikle Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır gibi güçlü bölgesel aktörler ile işbirliği yapmalı.

Bu çerçevede, eğer İsrail'in iki devletli bir uzlaşmaya varmak uğurunda gerekli feragatlerde bulunmasını sağlamak için, İsrail'in Başkan Obama'ya olan güvenini güçlendirmek ve İsrail'in güvenliğine atfettiği önemi ortaya koyması çok önemli. Başkan Obama İsrail'i ziyaret edip İsraillilere doğrudan hitap etmeli, özellikle İran tehdidine karşı ABD-İsrail güvenlik işbirliği konusundan İsrail'in Yahudi çoğunluğu altında sürdürülebilir bir demokrasi olacağının güvence altına alınacağı konularına değinmeli. Bunun için barış sürecinde gelişme sağlanmasını beklememeli. İsrail'in Başkan Obama'ya ve ABD'ye olan güvenini kazanmak müzakerelere çok önemli etki edecektir.

ABD, Başbakan Netanyahu doğrudan müzakereler yapması için yönlendirmeli ve müzakerelerde sınır sorunlarının görüşülmesi başlangıç teşkil etmeli. Filistin tarafı, Başbakan Netanyahu'nun iki devletli çözüm konusunda samimiyetine inanmadıkları için doğrudan müzakerelere girmekten sakınıyor. Ama sınır meselelerinin ele alınması (doğrudan görüşmelerin sonunda ele almak şartı ile Kudüs hariç tutularaktan) Netanyahu'nun ciddiyetine işaret eder. Bunun da ötesinde, sınır mevzularının ele alınması, tek taşla iki kuş vurma fırsatı sağlayacaktır: İsrail ve Gelecekteki Filistin devletinin nihai sınırlarını belirlemek ve sürekli bir gerilim nedeni olan İsrail yerleşimleri sorununu masadan atmak. Bu aynı zamanda, her İsrail-Filistin görüşmesinde gündem teşkil eden, belli başlı yerleşim bloklarının, Yeşil Hat ile beraber 1967'deki toprak takaslarına dayanaraktan, İsrail'in bir parçası olduğunun da anlaşılmasını sağlayacaktır.

ABD Filistin tarafını da doğrudan görüşmeler yapmalarını sağlamalıdır. Bunu sağlaya bilmek için ABD Filistinlilere, Beyaz Sarayın müzakerelere ev sahipliği yapmak için samimi olduğunu temin etmelidir.

ABD Filistinlilerin Arap Ligini barış süreci için devreye sokma çabalarını takdir etmeli ve Arap Ligi temsilcilerini, Arap Barış Girişimi planını kullanarak, doğrudan görüşmelerde Filistin heyetinin konumunu güçlendirmek için heyete katılmaları için teşvik etmeli. Arap Dışişleri Bakanları, Amerikan yaklaşımına destek vermeli ve stratejik hedeften sapmamak kaydıyla taktik üstünlükler elde etmek için atılımlarda bulunmamalılar.

 

Müzakerelerin başarıya ulaşması, bölgedeki atmosferin iyileşmesi ve Filistin'in tek taraflı hareket etmesini önlemek için İsrail'in de önemli adımlar atması lazım. İsrail'in, ciddiyetini kanıtlamak ve yerleşimci yapılaşmaları sorununu ele almak için, öncelikle sınır konularını görüşmeyi kabul etmesi gerekiyor. İsrail aynı zamanda Batı Şeria'da ekonomik ve güvenlik gelişmelerini teşvik etmeli ve hatta İsrail'lileri A bölgesini ziyaret etmeleri ve Batı Şeria'ya yatırım yapmaları konusunda da cesaretlendirmeli. İsrail aynı zamanda, B bölgesi dahil olmak üzere, gereksiz yol barikatlarını kaldırmalı ve Filistin güvenlik güçlerinin görev yapabileceği alanları genişletmeli. Doğrudan görüşmelerin yenilenmiş çerçevedeki doğasında, İsrail, müzakerelerin ve şiddete başvurmamanın anlamlı sonuçlar doğuracağını göstermek için, Ramallataki Filistin otoritesine teslim edilmek üzere önemli miktarda Filistinli mahkumları teslim etmeli. Bu bağlamda, Gazze Şeridi'ne uygulanan ablukayı hafifletmek ve bölgeye malların girişi ve çıkışına müsaade etmek müzakerelerin sürdürülebilmesi açısından atılması gereken adımlardan ve bu alanda elde edilen mesafenin başarısının da Filistin Otoritesi tarafından üstlenilmesine mahal vermeli.

Son olarak, görüşmelerin başarıyla sonuçlanması için Filistinliler ellerinden ne geliyorsa yapmalı. Başlangıç olarak, Filistinliler, Arap Ligi ve daha önce de belirildiği üzere ABD desteği ile doğrudan görüşmelere başlamalı. Doğrudan görüşmeler yürütmenin iki aşamada faydası olur: Filistinlilerin, uluslar arası toplum tarafından desteklenen, iki devletli çözüme olan kararlı yaklaşımlarının bir göstergesi ve de Başbakan Netanyahu üzerinde, duruşuna açıklık getirmesi için baskı oluşması. Filistin tarafı sınırların öncelikle müzakere edilmesi gereğinin üstünde durması gerekiyor ancak bunu yaparken İsrail yerleşimlerinin dondurulması üzerine ortaya koydukları tutumun hafifletmeleri gerekir. İsrail yerleşimci binaları sessiz yapıldığı ve hassas bölgelere konuşlandırılmadığı sürece Filistinliler Netanyahu'ya siyasi manevra alanı bırakmaları faydalı olur. Filistinliler siyasi alandaki ilerlemelerine paralel olarak, Batı Şeria ve Gazze'de ekonomik gelişmeyi sürdürmeliler ve İsrail'in işgallerine karşı şiddet içermeyen kampanyalar düzenlemeliler. Bu çerçevede, İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşim yerlerinde çalışmayı reddetmek ve yerleşimci ürünlerini reddetmek, mesaj göndermek için şiddet içeremeyen bir yöntem olacağından meşru bir yöntem olacaktır.

Filistinliler, müzakerelerde ilerleme kaydetmek için bu adımları uygulamaya koyarken, müzakerelerin iki devletli bir çözümle sonuçlanmaması ihtimaline karşın, süreçle paralel olarak devlet olabilmek için bir Filistin Deklarasyonunun temelini hazırlamalılar. Gelecekteki Filistin devleti için altyapı çalışmalarına devam etmeliler ve bir yandan da tanınmak için uluslar arası destek sağlama girişimlerinde bulunmalılar. Avrupa Birliği ve Arap Ligi desteğinin sağlanması, yeni kurulacak devletin tanınması için BM Güvenlik Konseyi Kararı çıkarılması açısından kritik önemde olacaktır. Filistinliler niyetlerini uluslar arası kamuoyu ile paylaşmalı ve bu diplomatik girişimi ilerletmek için Ramallahtaki Filistin yönetimi ile ilişkilerin koordinasyonunu sağlayacak bir özel bir temsilci atamaları gerekmekte. Müzakerelerin ve çabaların başarıya ulaşmasındaki anahtar, şu anki sakin ortamın sürdürülmesi ve Filistinlilerin sürekli olarak niyetlerinin şiddet olmadığını vurgulamalarıdır. Bu anahtar İsrail'in ulusal güvenliğinin garantisidir ki bu Filistinlilerin devlet olma yönündeki milli arzularının ön şartıdır.

Bir yandan müzakereleri ilerleterek bir yandan da devletlerini ilan etmek için gerekli altyapı çalışmalarını sürdürerek Filistinliler, şiddet içermeyen yöntemler kullanmak şartı ile, geleceklerini kendileri kontrol edecekler. Filistin devletinin kurulmasına yönelik en büyük tehdit müzakerelerin çökmesinden ziyade, ucu açık kanlı bir çatışmaya yol açacak, Filistinlilerin fayda sağladığı uluslararası desteğin ortadan kaybolmasına sebep olacak ve Filistinlileri bağımsızlık aşamasına getiren Başbakan Salam Fayyad'ın devlet kurma uğruna sergilediği etkileyici çabalarını boşa çıkaracak olan şiddetin tekrar ortaya çıkmasıdır.

TAGS
Genel
SHARE ARTICLE